16 Ağustos 2022 Salı

Hazırsan Çıkalım

Çok bir şey istemiyoruz vallahi.

İçimiz asbest kokuyor,

Gidelim buralardan.

Benim ecza dolabımdan sen çıkıyorsun,

Hiç olmamış gömlekler söküyoruz,

Kahkahasından debiyi hesaplıyoruz,

Yaşamak bir patikaya adını veriyor,

Kimsesiz sokaklar sahipleniyoruz.

 

Çok bir şey istemiyoruz vallahi.

İçimiz rutubet kokuyor,

Gidelim buralardan.

Sanki son bir çay içsek düzeltecektik her şeyi,

Ne bileyim orta doğudaki savaşı,

Köy okullarını, ölü anneleri falan.

Çözülmüyor, bu film hiç bitmiyor,

Hep yeni senaryolar yazıyoruz.

 

Çok bir şey istemiyoruz vallahi.

İçimiz hastane kokuyor,

Gidelim buralardan.

Bardaklarımız boş sakiler öldürüyoruz,

Her bakışta leylek yuvaları ördürüyoruz,

Yeni bir delik açıyoruz duvarlarda,

Beni bölüyorlar içimden sen çıkıyor,

Yaşlanıp yavaş yavaş demimizi alıyoruz.

 

Çok bir şey istemiyoruz vallahi.

Gidelim buralardan.

9 Ağustos 2022 Salı

Münacaat

Sevgili Rabbim,

Destursuz baktığım gözlerinde ölü kız çocukları gördüğüm kadınlar var,

Yağmalar bu yokluğa düşmüş hevesler bizi.

Sen bilirsin çözer mi geç kalınmışlık üzerine yazılı sonlar tüm hikayeyi?

Doğurmak artık hiçbir annenin harcı değil.

Soluyoruz tüm gün bir gün istifra edeceğimiz ne varsa,

Kitabının en farmakofor ayeti saplanıyor da ruhuma

Yine de sabahları bugün hangi çiçek solar diye uyanıyoruz.

 

Sevgili Rabbim,

Ben dünyayı pek sevmiyorum, bu yüzden cehenneme gitmem değil mi?

Sana solmuş benizler, bezgin bir ruh ve kanser getiriyorum.

Sol göğsümüzde bir krematoryum ve bin farklı kül.

Yüksek dağlardan İbrahim’in kuşları gibi dökül.

Bir istisna yapıp içimde çöküverse çözünmüş her şey,

Bu ellerinden fazlası eder ve çaresiz kalır tutmamış kimya,

Rabbim meşrutiyet mi büyük yoksa büyük mü Britanya?

 

Sevgili Rabbim,

Çürüyoruz nasıl çürüyorsa Kabil yolunda Sovyet tankları,

Bize kontr gerillalara solcu şiirler yazmak düşüyor.

İsterse devrik bir parlamenter gibi terk ederler bu şehri,

İsterse bir padişah kızı gibi gölgelerde saklar gölgesini.

Ben katile hesap soramam o senin işin,

Değil mi ki ben kitaplara gömmüşüm beni çıplak ellerimle,

Senden başkası bilmez yorgun bir fırkateynden yapılma jiletleri.

 

Sevgili Rabbim,

Akordu tutmuyor içimizdeki orkestranın gam teline bastılar,

İster beni abad et istersen yeni bir mızrak ver vahşiye.

Biliyorum Rabbim şölen bittiğinde susmak ne büyük devadır,

Senin senaryonda yazmayan her şölen bir hevadır.

Neye yarar gökyüzü kuş yorulduğunda, düş kırıldığında?

Süt bulandığında, suç bulunduğunda, puşt vurulduğunda…

Beni azad eder misin Rabbim yeniden gök umulduğunda?