23 Mayıs 2022 Pazartesi

Soğuk Bir Akşamüstü, Kırık Bir Mızıka

Sofya,

Bizi yırtık gazete küpürlerinden,

90’ların Türkiyesi’nden,

Islak kuyu duvarlarından,

Medrese-i Yusufiyye demirlerinden,

Ve en çok da gözlerimizden tanıyorlar.

Bir kerecik başını omzuma koy Sofya,

Erkek gibi ağlayalım bir kerecik,

Bir kerecik hayalin ve vehmin elinden kurtulalım,

Şeytanlar ölsün bir kerecik.

 

Beni yıldırımlı bir gecenin sabahında buldular,

Cebimden hırpalanmış kağıtlar çıktı, biraz adam olma telaşı,

Biraz öfke, biraz umut, biraz yorgunluk.

Biliyorum seni ancak ellerim verebilir bana,

Dokunsan külden bir heykel gibi devrilecek karanlık.

Ne yaptıysam beni yıldırımlı bir gecenin sabahında buldular Sofya,

Üstümde gömleğim yırtık, yüzümde bitmemiş şarkılar,

Cebimden resmin çıktı Sofya, çöplükten martılar.

Ne derlerse haklılar Sofya,

Ne derlerse haklılar.

Bölünmeli bütünler, tümden gelinmeli bu dünyada,

Biraz sohbet edip dağılmalıyız akşamları,

Var olabilmek için kıran döken insanlar olmalıyız.

Farkında mısın nutfeler artık çabuk büyüyor Sofya,

Herkesin bir tahtı var, şartı var, andı var.

Bir kerecik, bir kerecik başını omzuma koy Sofya,

Erkek gibi ağlayalım unuttuklarımız için,

Çirkine çirkin diyelim çirkin olduğu için.

 

Sofya,

Çarpışmış trenler gibi hasarlıyız,

Yıkılsa şu istinat duvarları, cebimden sen çıksan,

Israrla başım belada, bu soluduğumuz hava değil.

Bu soğumuş dünyada gözlerin bir heva değil.

Bir kerecik başını omzuma koy Sofya,

Erkek gibi ağlayalım bir kerecik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder